Eğitim Modeli
EĞİTİM MODELİMİZ
YENİLİKÇİ ANLAYIŞ
NEBEVİ METOD
Oyun Ve Şakalaşma
Resulullah’ın çocuk eğitiminde onlarla oyun oynamak, oyun oynamalarına fırsat tanımak, onlarla şakalaşmak ve oyun esnasında iken oyunlarını bozmamak önemli bir yer tutmaktadır. Resulullah (sav) çocuklara aşırı sevgisinden dolayı onları kucaklar, öper, ağız ve dil hareketleri ile onlarla oynaşırdı.
Bir rivayette Resulullah (sav)’ın Hz. Hasan (ra) ile Hz. Hüseyin(ra)’ı sırtına bindirerek şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Bu iki binici ne kadar da iyi binicilerdir. Ama babaları onlardan daha iyidir.”
Ömer (ra) anlatıyor: Bir gün Hasan ve Hüseyin’in Resulullah (sav)‘ın omzuna bindiklerini gördüm ve şöyle dedim ‘’Sizi taşıyan ne güze bir taşıyıcıdır’’ Bunun üzerine Resulullah (sav) şöyle dedi: Bu iki binici ne kadar da iyi binicidirler’’
Resulullah (sav) küçük çocuklarla kucaklaşır, oynaşır, şakalaşırdı. Enes’ten gelen bir rivayette geçtiği üzere o şöyle demiştir; Resulullah (sav) bizimle şakalaşırdı. Hatta bize geldiği zaman beslediği kuşu ölen küçük kardeşim, ‘’Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı Nuğayr’’ derdi. (Buhari)
Bir diğer sahabi Mahmud b.Rebi (ra) şöyle demiştir. ‘’Hiç unutmuyorum, beş yaşındaydım. Resulullah (sav) bir kovadan ağzına aldığı suyun birazını üzerime atmıştı.(Buhari)
Resulullah (sav) her şeyde zirvedeydi. Güzel ahlakta, tevazuda, cana yakınlıkta, cömertlikte, yumuşaklıkta, hoşgörüde… Ve muhataba göre değişiklik arz eden değil bilakis bunlar onda sabit olan hasletlerdi. Öyle ki, muhatabı beş yaşındaki sahabe Mahmud b.Rebi’de olabilirdi, bir başkası da.
Günümüzün eğitimcileri anne ve babalar bir bakın. Allah Rasulü bazen çocuklarla oynuyor, gülüşüyor, onlara espri yapıyor ve onlarla şakalaşıyor bazen onları kucaklıyor, öpüyor, sırtında gezdiriyordu.
İşte Allah’ın sadece kendisinden razı olduğu ve kemale erdirdiği son din İslam’ın güzelliği ve işte alemlere rahmet olarak gönderilen son Resul’ün şefkat ve merhameti.. O çocukların gönlünü hoş tutmak için son derece titiz davranıyordu.
Kelime i Tevhid
Resulullah (sav) bütün anne ve babalara çocuklarına öncelikle tevhid kelimesi “La ilahe İlallah”ı öğretmeyi emretmiştir.
Cundup b. Abdullah (ra) anlatıyor. “Biz Resulullah (sav) ile beraber kalan iki genç idik. Bize Kuranı öğretmeden önce imanı (tevhidi) öğretti, sonra bize Kuran’ı öğretti de böylece imanımız arttı.”(İbni Mace)
Görüleceği üzere Resulullah (sav) onlara önce tevhidi, yani La İlahe İllallah’ı öğretmişti ve daha sonra ise Kuran’ı.
İbni Abbas’tan (ra) rivayet edilen bir hadiste Resulullah (sav) şöyle buyurmaktadır. ’’Çocuklarınıza ilk öğreteceğiniz kelime La İlahe İllallah olsun. Ölüm anında da onlara La İlahe İllallah’ı telkin edin. (Tirmizi)
Rol Model
Birer öğretmen olarak gönderilen bütün peygamberler gibi Hz. Muhammed (a.s.) de bir öğretmen olarak gönderildiğini ifade etmektedir. Fakat tebliğ döneminin kapsadığı zaman açısından Resûlullâh’ın durumu diğer peygamberlerden farklıdır. Çünkü önceki peygamberlerden sonra başka peygamberler ve ahkâmlar gönderilmiştir. Ancak Hz. Muhammed (a.s.), son peygamberdi ve kıyamete kadar da artık yeni bir peygamber gönderilmeyecekti. Bu sebeple her konuda örnek ve önder olması, kıyamete kadar bütün çağlara hitap edecek şekilde rol model olması gerekirdi. Aile reisi olarak, devlet başkanı olarak, insanlarla ilişkileri açısından, civar kabile ve devletlerle münasebetler, çocuklarla ilişkiler yönüyle; aslında hayatın bütün alanlarında yaparak ve yaşayarak rol model ve hatta ilham kaynağı olması gerekirdi. Öyle de yapmıştır. Bunu yaparken takip ettiği eğitim metoduna baktığımızda bireyde kalıcı izli davranış değişikliğine odaklı eğitim metodunu uyguladığını görmekteyiz.
Diğer peygamberler gibi Allâh tarafından insanlığa örnek ve rehber olarak gönderilen Hz. Peygamber (a.s.), eğitime çok önem vermekteydi. Çünkü ahlakî erdemlere haiz yeni bir toplum inşâ etmek ile görevliydi. Bu yeniden inşâyı gerçekleştirmenin yolu da insanları eğitmekten geçmekteydi. Zaten O (a.s.) da kendisinin bir öğretmen olarak gönderildiğini buyurmuş, bu sebeple de içinde bulunduğu toplum fertlerini eğitmek ile risâlet görevine başlamıştı. Özellikle de toplumun yarını ve geleceği olan çocukların eğitimine özel bir ilgi göstermekteydi. Onlara hitap edebilmesi için kalplerini ve gönüllerini kazanması gerekirdi. Çünkü yüreğine girilemeyen çocuk eğitilemezdi. Bunun farkında olan Hz. Peygamber, küçük muhataplarının gönüllerine dokunabilmesini kolaylaştıran –bugünkü modern eğitimin de kabul ettiği – birtakım öncel eğitim metodu kullanmaktaydı.